Headlines News :
Home » » Deneme 2

Deneme 2

Written By Unknown on 7 Temmuz 2017 Cuma | Temmuz 07, 2017


I. Dünya Savaşı sonrası Almanya’nın Sosyo-Ekonomik Durumu

I. Dünya Savaşı’ndan mağlubiyetle ayrılan Almanya, topraklarının bir kısmını kaybetti ve çok ağır savaş tazminatları ödemeye mahkum edildi. Tam teslimiyete zorlandılar ve Versailles Antlaşması’yla dayatılan ağır koşullar, halkta derin bir çöküntü yarattı.

Alman topraklarının yüzde 10'u ellerinden alınmış, nüfusunun 10'da biri eksilmişti. Zengin demir ve kömür madenleri bulunan Alsas-Loren bölgeleri yine Fransa'nın eline geçmişti.
Doğu Prusya'nın Almanya'dan koparılması II. Dünya Savaşı'nı hazırlayan sorunlardan birisi olacaktı.

Alman halkı, savaş sonrası dönemde, denizaltılarının batırılmasına, savaş gemilerinin ve hava kuvvetlerine ait uçakların hurdaya dönüştürülmesine tanık oldu.

Alman devletinin tank, top, uçak, gemi ve denizaltı üretmesi yasaklanırken Alman Ordusu'nun sadece hafif silahlı 100.000 kişiden oluşan kara kuvvetlerine sahip olmasına izin verilmişti.
Ağır silahllar kuşanmış, top ve tanklarının namlusunu Almanya'ya doğrultan
komşu ülkeler ve karşılarında hafif silahlı 100,000 Alman piyadesi


O dönemde hazırlanmış, Almanya topraklarının düşmanları tarafından
nasıl parçalandığını anlatan bir Alman filmi
Ülkenin altın stokuna, dış alacaklarına ve ticaret filosuna da el konulmuştu. Enflasyon ise kontrolden çıktı.


Hiperenflasyon

Kasım 1923’te, Almanya’daki enflasyon tarihte eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye çıkmıştı. Aylık enflasyonun 29500 %  olması, başka bir deyişle bugün aldığın bir malın, 3.7 gün içerisinde fiyatının ikiye katlanması demekti.

Öyle ki, insanlar ekmek almak için el arabasıyla para taşımak zorunda kaldılar. Bir yumurta için 100 milyar mark, ekmek için 200 milyar mark talep ediliyordu. Para öyle çok değer kaybetmişti ki, parayı sobada yakmak daha ekonomik bir ısınma yöntemi olmuştu. Alışverişe gidenler ellerinde para dolu sepetlerle gidiyor, hepsini saymak mümkün olmadığı için ticaret yapılırken mark kiloyla tartılıyordu. Deste deste marklar çocuklar için oyuncak olmuştu.
Kiloyla Mark

Fatura ödeyen Alman vatandaşı

Deste deste Marklar "çocuk oyuncağı" olmuş.
Marklar, ısınmak için sobada yakılıyor
Sepetlerle taşınan para
Bu çok çok ağır ekonomik koşullar, ülkedeki marjinal ideolojilerin güçlenmesine zemin hazırlamıştı. Alman politik yaşamında sağ ve sol  uçtaki partiler ön plana çıkmaya başladı.

Nazi Partisi 1920-1924 arasında hızla teşkilatlanmış ve kitlesel gösteri ve eylemlerle adlarını duyurmaya başlamıştı. Kalkıştıkları darbe girişimi başarısız da olsa, Hitler'i ülke çapında tanınan bir simaya dönüştürdü. Mayıs 1924 genel seçimlerinde 32 milletvekili çıkararak ilk kez meclise adım attılar. Lakin istedikleri etkiyi yapamadılar.

Bu arada Alman hükümeti enflasyonu bir nebze dizginlemeyi başardı. 1926 yılı baharına, dibe vurmuş olan Alman ekonomisi yavaş yavaş toparlanmaya başladı. Başta Amerika olmak üzere alınan dış borçlar ekonomiyi toparlarken, enflasyon yavaşladı.

Mayıs 1928 seçimlerinde Nazi Partisi büyük güç kaybetmiş, halk desteği yüzde 2.6'ya milletvekili sayısı 12'ye düşmüştü.

Büyük Buhran

Almanya'nın ilerlediği korku tünelinin sonunda 1929 Büyük Buhranı (krizi) vardı. Sanayileşmiş bütün devletlerin yaşadığı global ekonomik krizden en çok etkilenen, kısa vadeli dış borçları sebebiyle yine Almanya oldu.  Alman ekonomisi tekrar dibi gördü. Bu sefer de işsizlik patlama yaptı. Büyük fabrikalar birer birer kapanınca 1 yıl içinde 3 milyon Alman vatandaşı işini kaybetti.

Ülkede sanayi üretimi hızla düşerken, iflaslar ve işsizlik hızla yayılmaya başladı. Hükümet, bütçe açığını kapatmak ve Galip Devletlere savaş tazminatını ödeyebilmek için vergi oranlarını artırmak zorunda kaldı. Ülkede her kesimden insanın bezgin ve yılmış bir ruh haline sahipti.

Hitler ve Naziler'in ilk büyük sıçraması da işte bu döneme denk geliyor.

Hitler, mağlup ve aşağılanmış, ekonomik ve siyasi krizlerde yolunu kaybetmiş Alman halkının kendine çıkış yolu bulamayan saldırganlığına, küskünlüğüne, hayal kırıklığına, korku ve kızgınlığına hitap ediyordu. Almanya'nın içinde bulunduğu durumdan tek kurtuluş yolunun, kendi önderliğindeki milli yeniden doğuştan geçtiğini üzerine basa basa belirtiyordu.


Hitler’e göre, Almanya’nın bu kötü duruma düşmesinden, iç ve dış düşmanlar sorumluydu. Hepsinden intikam alınacaktı. İnancını kaybetmiş insanlara daha iyi bir hayat, yeni ve muzaffer bir Almanya vaat etti. Naziler seçimlerde işsizleri, gençleri ve alt orta sınıf mensuplarını (küçük dükkân sahipleri, ofis çalışanları, zanaatkârlar ve çiftçileri) hedefliyordu.

Almanya’nın birleşmesi, altı milyon işsize iş bulunması ve geleneksel Alman değerlerinin tekrar ayağa kaldırılması sözünü veren Hitler büyük bir halk desteği kazandı.


Hitler İktidara Yürüyor!

Naziler, 1929 Büyük Bunalımı'nın getirdiği çöküntü ve yoksullaşma karşısında yeniden sahneye çıkma fırsatı buldular. Eylül 1930'da 18.3%, Temmuz 1932'de 37.4% oy oranına ulaştılar.


Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi, en çok oy alan ve en fazla koltuk sayısına sahip parti olsa da, tek başına iktidar olacak çoğunluğa sahip değildiler. Diğer partiler Nazilerle koalisyon kurmak istemezken. Alman Cumhurbaşkanı Hindenburg da Hitler'e soğuk bakıyordu.

Başka formüller denendi ama bir türlü kalıcı bir hükümet kurulamadı. Meclis aritmetiği buna izin vermiyordu. Tek yol kalmıştı; erken seçim. Nazilerin dışarıda kaldığı Azınlık hükümeti, 4 ay sonraki seçimlere kadar ülkeyi kör topal yönetmeye çalıştı.
Kasım 1932'de yapılan seçimlerde Nazilerin oy oranı, ufak bir düşüşle yüzde 33.1'e  gerilese de genel tablo yine değişmemişti. Naziler hala 1. partiydi ve hala bir koalisyon hükümeti kurulamıyordu. Demokratik sistem yine kilitlenmişti.

Uzun süredir ekonomik sıkıntılarla boğuşan Alman halkı yeni ekonomi politikaları ve acil önlemler talep ederken mecliste yaşanan bu siyasi istikrarsızlık ve sistemin kilitlenmesi, Alman halkının demokratik rejime bakışını şüphesiz ki olumsuz etkiledi.
Adolf Hitler ve Paul von Hindenburg

Siyasal istikrarsızlığı çözecek tek liderin Hitler olduğuna inanan bazı milliyetçi önderler ve ekonomik istikrar isteyen sermaye grupları, Hitler'in şansölye yani başbakan olması konusunda uzlaştılar. Komünistlerin devrim yapmasından çekinen Alman Cumhurbaşkanı Hindenburg da ikna olmuştu. Muhafazakar partiyle koalisyon için anlaşan Adolf Hitler, 30 Ocak 1933 tarihinde Şansölye yani başbakan olarak atandı. Ayrıca Mart’ın 5’inde bir erken seçim yapılması kararlaştırıldı.

Hitler'in seçimlere kadar kısa bir zamanı, yalnızca 1 ayı vardı. Ama bu sefer devletin bütün imkanları elinin altındaydı.

Hitler ilk icraatı olarak, daha şansölye olduğu ilk gün, radyo yayınlarının denetimini yapan kuruma kendi adamlarını yerleştirdi. Radyoda, 1 ay sonra yapılacak seçimlere kadar, 45 seçim programı yayınlandı, ama bunların tamamı Nazi partisinin propagandasıydı. Diğer partilere hiçbir söz hakkı verilmedi.

Reichstag Yangını

Ama asıl olay, seçime 1 hafta kala, 27 Şubat’ta yaşandı. Alman parlamento binası Reichstag bir kundaklama sonucu büyük hasar gördü ve kullanılamaz hale geldi.
Tam olarak aydınlatılamamış bu kundaklama, Alman tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Hollandalı anarşist Marinus van der Lubbe işkenceyle konuşturulup kundaklamayı itiraf etse de tartışmalar bugün bile devam ediyor.
Yangından sonra Cumhurbakanı Hindenburg, bir kararname yayınlayarak temel hak ve özgürlüklerin büyük çoğunluğunu askıya aldı. Olağanüstü hal ilan edildi.

Naziler kundaklamayı komünistlerin yaptığını açıklayıp kızıl avına başladı. Kundaklamayla hiçbir ilişkileri olmamasına rağmen merkez sağ ve sol partilerin faaliyetlerine ciddi kısıtlamalar getirildi ve Sosyal Demokrat ve Komünist Parti senatörleri tutuklandı. 20 gazetenin yayınına son verildi.

İşte bu şartlarda seçime gidildi.

III. Reich

Mart 1933 seçimleri, Nazilerin zaferiyle sonuçlandı. Oyların yüzde 43.9'unu aldılar. Zaten Komünist ve Sosyal Demokrat milletvekillerinin tamamı hapisteydi, bu da hesaba katılınca, meclisteki çoğunluk Nazilerin eline geçti.
 Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin katıldığı seçimlerde aldığı oy oranları

Kısa zamanda ekonomi, kültür, eğitim ve hukukla ilgili bütün devlet kuruluşları Nazilerin tam kontrolü altına girdi.
1933 yılının Temmuz ayında, Nazi partisi dışındaki diğer tüm partiler feshedildi. Böylelikle Almanya tek parti diktatörlüğüne dönüştü. 1933 seçimleriyle birlikte, 1945 yılına kadar sürecek, "kanlı" III. Reich dönemi de başlamış oldu.
 









Share this post :

Yorum Gönder

 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. Blogger Haber Teması - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger